Turkcell Türkiye Salon Atletizm Şampiyonası'nın Ardından

Turkcell 'in ana sponsorluğunu üstlendiği Turkcell Türkiye Salon Atletizm Şampiyonası, 27-29 Ocak tarihleri arasında İstanbul Ataköy Atletizm Salonu’nda gerçekleştirildi. Yarışmalar Dünya Salon Şampiyonası'na hazırlık niteliğindeydi.Neler olup bittiğini ha bugün ha yarın yazarım dedim; ama anca fırsat oldu.

Daha önceki salon şampiyonaları İzmir’de gerçekleştiriliyordu. Saha ölçüleri -özellikle 200-400metre gibi koşu branşları için- uygun değildi. Koşular açık alanda yapılıyordu.Bu açıdan Ataköy, Türkiye’nin uluslararası standartlardaki ilk atletizm salonu oldu.Önemle belirtmek gerekir.

 Spor tesisleri konusuna meraklı biri olarak,salonu görmeyi dört gözle beklediğimi itiraf edeyim. İzmir’den geldiğim için şampiyonanın ilk gününe gidemedim ama hemen tanıdıklara salonun nasıl olduğunu ve ilk günün nasıl geçtiğini sordum. Sporcu arkadaşlar salonu beğenmişler. İlk kez böyle bir salonumuz olduğunu söylemiştim.Bu konuda herkes çocuklar gibi şen!   Bunun dışında salonun soğuk olduğunu söylediler. ‘Hadi canım ne kadar soğuk olabilir ki? ‘ diye düşündüm. Federasyon Başkanı Mehmet Terzi şampiyona öncesinde birtakım eksikliklerin olduğunu zaten belirtmişti. Bunları bilerek ikinci günü bekledim.

İkinci gün sabah erkenden oradaydık. Salonu ve girişi bulmak kolay oldu. Ön tarafında Sinan Erdem Spor Salonu var. Krokisi aşağıdaki gibi.Resimlere tıklayıp,büyütebilirsiniz.


Kapıdaki görevliler bize hemen yardımcı oldular. Girdiğimiz kapı, takım girişlerinin yapıldığı kapıymış. O katta soyunma odaları bulunuyor. Akreditasyon kartım olmadığı için giremedim. Şuradan bir bakıp çıkayım dedim ama güvenlik görevlileri sıkı çalışıyordu. İzin vermediler. :D Yolumuza devam ettik ve üst kata çıktık.

Üst  katın girişinde geniş bir antre bulunuyor. Akabinde tribünlere ulaşıyorsunuz.



Ve işte salondayızzzz. Göz bebeklerimin büyüdüğü o duygusal anı atlıyor ve hemen konuya dönüyorum :D 



Sabahtan pek kalabalık yoktu. Yarışacak sporcular hazırlıklarını yapıyorlardı. Dünden gelenler kendilerini battaniyeleri ile belli ettiler. Bizde bir süre sonra soğuk havayı fazlasıyla hissettik.

Pist çok güzel görünüyordu.60 metre için 8 kulvar, 200 metre içinde 6 kulvar var. Giriş ve çıkışlar kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde tasarlanmış. Doğal olarak bütün işler tribünlerin altında ayarlanıyor. Minderler, engeller, sırıklar yani aklınıza gelebilecek tüm malzemeler yepyeni ve standartlara uygun. Gülle atma branşında,güllenin düştüğü alanda mindere benzer bir döşeme var.Filelerin arasında şöyle güzel bir alan.


Spor tesisleri işletmeciliği ve planlaması dersini aldığım dönemde İzmir’deki Halkapınar Spor Salonu üzerinde tartıştığımız bir konuyla burada da karşılaştık.'Salonun şeklinin dikdörtgen olması.' Bizim oturduğumuz bölümde bitiş çizgisini görmek mümkün değildi. Ayrıca bana kalırsa, köşelerdeki koltuklar kötü bir görüntü yaratmış. Biraz farklı bir ayrıntı olsa da, söylemeden geçemedim işte.




Yarışmalara dönecek olursak. İlk günden kalma birkaç yarış için, ikinci gün programında ufak bir değişiklik yapılmış. Yine de hepsi tam vaktinde yapıldı. Ayrıca sporcular müsabaka öncesinde tek tek tanıtıldılar.

Salonda iki tane skorbord var. Bu şampiyonada çalıştırılmadı ama 18 Ocak’taki Balkan Salon Şampiyonası’nda çalıştırılacakmış.

Uzun, üç adım ve sırıkla atlama sonuçlarını görmek için biraz zorlandık. Atlayışların yazıldığı tabela bulunduğumuz tribünden gözükmüyordu. Sanırım orada durması gerekiyormuş.

Salonun içinde bir ambulans ve sağlık ekipleri vardı. Sakatlanan atletlere hemen müdahale edildi.

Temizlik görevlileri ellerinde malzemeleriyle hazır bir şekilde bekliyorlardı.

Ayrıca bu yarışmayla benim kendilerine ‘Şirinler ‘ adını verdiğim ‘Gönüllü’ arkadaşlar, Dünya Şampiyonası için  - engelleri aynı anda getirme, yerleştirme götürme gibi-  eğitim görüyorlardı.



 Medya mensupları için tribünlerin üstüne ayrı bir alan yapılmış.Görebildiğim kadarıyla, masalar da döşenmiş.


Son olarak,Şampiyona için açılan tribünler neredeyse doluydu; ama sporcular, antrenörler ve sporcu yakınlarıyla. Bunun dışında katılım çok azdı. Yine de yarışanlara tezahürat etmekten geri kalmadık. Atlayış yapacak olanlara tempo tuttuk. Takoz çıkışlarında dikkat kesildik. Özellikle son gün bayanlar 3000m.finali çok heyecanlı geçti. Dudu Karakaya’nın ilk turdan sonra çivilisi ayağından çıktı. Herkes Dudu'nun yarışı bırakıp bırakmayacağını merak etti ve aynı anda desteklemeye başladı. Son beş tur kala çorabı da çıkan Dudu,her şeye rağmen yarışı birinci bitirdi. Sağlık ekipleri de hemen müdahale ettiler.





Dünya Salon Şampiyonası şimdiden pek çok katkı sağladı.Geçte olsa çok güzel bir salonumuz ,Turkcell gibi büyük bir sponsorumuz oldu. Meraklı medya mensupları bizleri yalnız bırakmadı. Umarım bu tür destek ve dayanışmalar artarak devam eder ve sporun anası olarak kabul edilen atletizm, ülkemizde önemli bir yer edinmeye başlar; sahalar sporcularla ,tribünler seyircilerle dolar. Hep birlikte coşarız.Olamaz mı? Olabilir! 





NOT : Bu arada nasıl atladım bilmiyorum.Yarışmalar esnasında çalan müzikleri kim ayarladıysa onu tebrik ediyorum.Şarkılar çok güzeldi.Eline sağlık :) 




2 Responses to “Turkcell Türkiye Salon Atletizm Şampiyonası'nın Ardından”

Blogger tarafından desteklenmektedir.