Archive for Şubat 2012

Isinbayeva'dan Muhteşem Dönüş

 Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından düzenlenen Dünya Salon Buluşmaları'ndan birisi dün akşam(23Şubat) İsveç-Stockholm'de düzenlendi.


 Bugüne kadar pek çok rekora imza atan fakat son senelerde performansında düşüş gösteren ünlü sırıkçı Yelena Isinbayeva da İstanbul'da gerçekleştirilecek Dünya Salon Atletizm Şampiyonası öncesinde buradaydı.


 Salon Şampiyonalarında 13 rekoru bulunan Isinbayeva dün yeni bir deneme yaptı ve 2009 yılında kırmış olduğu 5.00 metrelik salon rekorunu 5.01 metreye yükseltti.


 Açık alanda 5.06 metre ile sırıkla atlama rekorunu da elinde bulunduran Rus güzel, 2012 yılının ilk rekoruna imza attı.Bakalım ülkemizde bize bir güzellik yapıp tekrar rekor denemesinde bulunacak mı?

 Merakla bekliyoruz!





Daha Hızlı Daha Yüksek Daha Güçlü

22 Şubat 2012 Çarşamba · Posted in ,

  09-11 Mart'ta İstanbul'da gerçekleştirilecek Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'na 15 gün kadar kısa bir süre kaldı.Bu organizasyonun başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi hiç kuşkusuz olimpiyat adaylığımıza güzel bir referans olacak.Bu yüzden Türkiye Atletizm Federasyonu başta olmak üzere,organizasyonda yer alan herkes hummalı bir çalışma içerisinde ve heyecanla yarışma gününün gelmesini bekliyor.


 Organizasyon nasıl geçer bilinmez ama, bana kalırsa 2012 Türk atletizmi için güzel bir yıl olacak.Bir kere en önemlisi yıllardır ihtiyacımız olan bir tesise kavuştuk hem de dünya standartlarında bir tesise.Özellikle teknik branşlarda yarışan atletlerimiz için bu durum çok iyi oldu.Ayrıca artık milli atletlerimizin salon çalışmaları için başka ülkelere gitmesine gerek kalmadı,aksine Avrupa ve Balkanlardan gelenler olacaktır.Son olarak, bundan böyle uluslararası salon müsabakaları için talepte bulunabileceğimizi unutmadan belirtmek isterim.


 Şimdi gelelim bir diğer gelişmeye.2012'ye girdik gireli güzel dereceler elde eden atletlerimiz var.Biraz onlardan bahsedeyim.Geçen hafta (18 Şubat) yeni salonumuzda Balkan Şampiyonası düzenlendi.1994 doğumlu genç atletimiz Buse Arıkazan sırıkla yüksek atlamada 4.00 metre atlayarak Türkiye rekorunu kırdı.Daha önceki rekor 3.61 metre ile Yağmur Damla Demiralp'e aitti ve 2007 yılında kırılmıştı.


 Yine Balkan Salon Şampiyonası'nda bulunan ve yarışmanın en genç isimlerden biri olan Emel Dereli'ye bakalım.1996 doğumlu olan Emel'in 4 kg. güllede en iyi derecesi 16.74 metre.Burada 16.55 metre attı.Emel şu an yıldızlar kategorisinde yani kendi grubunda 3 kg.gülleden sorumlu.Şubat'ın başında İzmir'de yapılan Türkiye yıldızlar salon yarışmasında kendisine ait olan 16.67 metre rekoru 18.79' a çıkardı.Bravo kızımıza!






 Deneme yarışlarında 23 yaşaltı erkekler 60 metrede de rekor kırıldı.1991 doğumlu arkadaşım Volkan Çakan  6.76 koştu.Eski rekor 6.80 ile İzzet Safer'e aitti.


Yine dönelim İstanbul'a.Yeni salonumuzdaki ilk yarışma olan Türkiye Şampiyonası'nda da ilk rekoru Hüseyin Atıcı kırdı.(Gülle atma branşı19.25m.) 


Bu arada 2-3 sene geçse de 'yeni salonumuz' demeye devam edeceğim  galiba :)


 Neyse efendim,ilk aklıma gelenler bunlar.Unuttuklarım olduysa da -yiğidin hakkını yiğide verip- sonradan eklemeler yapacağım.Şimdilik hoşçakalın.















Parlayan Yıldızlar Sönmesin Diye

 Dün akşam Eurosport Türkiye ekranlarında, Ozan Can Sülüm'ün sunumu ve başarılı atletizm antrenörlerimizden Ertan Hatipoğlu'nın yorumlarıyla Almanya'daki Düsseldorf Salon Atletizm Buluşması'nı izledik.

 Ertan Hocanın önemli konulara değineceğini düşünerek yarışma öncesinde hazırlıklarımı yaptım. Kağıt kalemim bir yanda dursun, video kaydı yapabilmek için Türk usulü teknikler denedim -fotoğraf makinesinin altına kağıt sıkıştırdım uygun bir şekilde hazırladım vs.-  sonunda bütün yarışı baştan sona kaydettim. 'Korsan' bir kayıt olduğu için görüntü ve ses kalitesi çok vasat. Bu yüzden buraya video koymuyorum. Dikkatli dinlenildiği zaman neler konuşulduğu anca anlaşılıyor.

 Yarışmaya dönecek olursak; yanılmamışım ki, daha yarışmanın başında Ertan Hoca önemli bir konudan bahsetti. Daha doğrusu önemli bir sorundan. Benim de duyar duymaz kağıdıma özet geçtiğim ve dikkat çekmek istediğim bu konuyu birebir aktarıyorum:

Ozan Can Sülüm: '... Dört Türk atlet var Düsseldorf'ta.'

Ertan Hatipoğlu:  'Güzel. Bizim Türk atletlerimiz kendini deneyebilmek için, tabi ülkemizde spor salonu olmadığı için, sık sık yurt dışına gönderiliyor. Burada da onları görme fırsatı buluyoruz.'
 ' ... Evet Ozan gördüğün gibi küçücük bir salon yani salonun kapasitesi zannediyorum  2000-2500 kişilik.'

Sülüm: 'Tam 2000 kişilik.'

Hatipoğlu: 'Bu tamamen antrenman salonu denilen bir yer ama gördüğün gibi ne güzel müsabakalar organize ediyorlar. İşte bunları istiyoruz ülkemizde biz. Biz bunlara layığız. Bunları söylemekten artık yorulduk ama inşallah birileri duyar ve bu isteklerimizi yerine getirir artık.'


 Ertan Hocanın dediklerinden yola çıkarak antrenman ve yarışma alanlarına bakacak olursak; Dünya Salon Atletizm Şampiyonası için ilk defa standartlara uygun bir salonumuz yapıldı. Hatta geçen haftalarda tam anlamıyla Türkiye Salon Şampiyonamızı yaptık.(Bknz:Ataköy Atletizm Salonu)

 Daha önce salon yarışmaları İzmir Soner Coşan Atletizm Salonu’nda yapılıyordu ama orada pist uzunluğu yeterli olmadığı için koşu yarışmaları Atatürk Stadı’nın pistinde gerçekleştiriliyor. Gülle atışları tavandaki kolonlar yüzünden tehlikeli bir hal yaratıyor yani standartlar hiç iyi değil.

 Özellikle teknik branşlar için kış mevsimi zorlu geçiyor. Soğuk bir tarafa, en basitinden yağmur yağdığı için dışarıya minder çıkartamıyorsunuz, kum havuzu vıcık vıcık oluyor.

 Minik atletlerimizi düşünecek olursak da aileleri çocuklarının güvenli ve temiz ortamlarda bulunmalarını istiyor.

 Sonuç olarak,ben de Ertan Hocanın bu çağrısına kulak verip,parlayan yıldızlar sönmesin diye,bu tür cep salonların Federasyon ve Bakanlık stratejisiyle belirli illerimizde yapılması için sosyal medya üzerinden çağrıyı tekrarlamak istiyorum.

Duyanlar duymayanlara anlatsınlar!



Turkcell Türkiye Salon Atletizm Şampiyonası'nın Ardından

Turkcell 'in ana sponsorluğunu üstlendiği Turkcell Türkiye Salon Atletizm Şampiyonası, 27-29 Ocak tarihleri arasında İstanbul Ataköy Atletizm Salonu’nda gerçekleştirildi. Yarışmalar Dünya Salon Şampiyonası'na hazırlık niteliğindeydi.Neler olup bittiğini ha bugün ha yarın yazarım dedim; ama anca fırsat oldu.

Daha önceki salon şampiyonaları İzmir’de gerçekleştiriliyordu. Saha ölçüleri -özellikle 200-400metre gibi koşu branşları için- uygun değildi. Koşular açık alanda yapılıyordu.Bu açıdan Ataköy, Türkiye’nin uluslararası standartlardaki ilk atletizm salonu oldu.Önemle belirtmek gerekir.

 Spor tesisleri konusuna meraklı biri olarak,salonu görmeyi dört gözle beklediğimi itiraf edeyim. İzmir’den geldiğim için şampiyonanın ilk gününe gidemedim ama hemen tanıdıklara salonun nasıl olduğunu ve ilk günün nasıl geçtiğini sordum. Sporcu arkadaşlar salonu beğenmişler. İlk kez böyle bir salonumuz olduğunu söylemiştim.Bu konuda herkes çocuklar gibi şen!   Bunun dışında salonun soğuk olduğunu söylediler. ‘Hadi canım ne kadar soğuk olabilir ki? ‘ diye düşündüm. Federasyon Başkanı Mehmet Terzi şampiyona öncesinde birtakım eksikliklerin olduğunu zaten belirtmişti. Bunları bilerek ikinci günü bekledim.

İkinci gün sabah erkenden oradaydık. Salonu ve girişi bulmak kolay oldu. Ön tarafında Sinan Erdem Spor Salonu var. Krokisi aşağıdaki gibi.Resimlere tıklayıp,büyütebilirsiniz.


Kapıdaki görevliler bize hemen yardımcı oldular. Girdiğimiz kapı, takım girişlerinin yapıldığı kapıymış. O katta soyunma odaları bulunuyor. Akreditasyon kartım olmadığı için giremedim. Şuradan bir bakıp çıkayım dedim ama güvenlik görevlileri sıkı çalışıyordu. İzin vermediler. :D Yolumuza devam ettik ve üst kata çıktık.

Üst  katın girişinde geniş bir antre bulunuyor. Akabinde tribünlere ulaşıyorsunuz.



Ve işte salondayızzzz. Göz bebeklerimin büyüdüğü o duygusal anı atlıyor ve hemen konuya dönüyorum :D 



Sabahtan pek kalabalık yoktu. Yarışacak sporcular hazırlıklarını yapıyorlardı. Dünden gelenler kendilerini battaniyeleri ile belli ettiler. Bizde bir süre sonra soğuk havayı fazlasıyla hissettik.

Pist çok güzel görünüyordu.60 metre için 8 kulvar, 200 metre içinde 6 kulvar var. Giriş ve çıkışlar kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde tasarlanmış. Doğal olarak bütün işler tribünlerin altında ayarlanıyor. Minderler, engeller, sırıklar yani aklınıza gelebilecek tüm malzemeler yepyeni ve standartlara uygun. Gülle atma branşında,güllenin düştüğü alanda mindere benzer bir döşeme var.Filelerin arasında şöyle güzel bir alan.


Spor tesisleri işletmeciliği ve planlaması dersini aldığım dönemde İzmir’deki Halkapınar Spor Salonu üzerinde tartıştığımız bir konuyla burada da karşılaştık.'Salonun şeklinin dikdörtgen olması.' Bizim oturduğumuz bölümde bitiş çizgisini görmek mümkün değildi. Ayrıca bana kalırsa, köşelerdeki koltuklar kötü bir görüntü yaratmış. Biraz farklı bir ayrıntı olsa da, söylemeden geçemedim işte.




Yarışmalara dönecek olursak. İlk günden kalma birkaç yarış için, ikinci gün programında ufak bir değişiklik yapılmış. Yine de hepsi tam vaktinde yapıldı. Ayrıca sporcular müsabaka öncesinde tek tek tanıtıldılar.

Salonda iki tane skorbord var. Bu şampiyonada çalıştırılmadı ama 18 Ocak’taki Balkan Salon Şampiyonası’nda çalıştırılacakmış.

Uzun, üç adım ve sırıkla atlama sonuçlarını görmek için biraz zorlandık. Atlayışların yazıldığı tabela bulunduğumuz tribünden gözükmüyordu. Sanırım orada durması gerekiyormuş.

Salonun içinde bir ambulans ve sağlık ekipleri vardı. Sakatlanan atletlere hemen müdahale edildi.

Temizlik görevlileri ellerinde malzemeleriyle hazır bir şekilde bekliyorlardı.

Ayrıca bu yarışmayla benim kendilerine ‘Şirinler ‘ adını verdiğim ‘Gönüllü’ arkadaşlar, Dünya Şampiyonası için  - engelleri aynı anda getirme, yerleştirme götürme gibi-  eğitim görüyorlardı.



 Medya mensupları için tribünlerin üstüne ayrı bir alan yapılmış.Görebildiğim kadarıyla, masalar da döşenmiş.


Son olarak,Şampiyona için açılan tribünler neredeyse doluydu; ama sporcular, antrenörler ve sporcu yakınlarıyla. Bunun dışında katılım çok azdı. Yine de yarışanlara tezahürat etmekten geri kalmadık. Atlayış yapacak olanlara tempo tuttuk. Takoz çıkışlarında dikkat kesildik. Özellikle son gün bayanlar 3000m.finali çok heyecanlı geçti. Dudu Karakaya’nın ilk turdan sonra çivilisi ayağından çıktı. Herkes Dudu'nun yarışı bırakıp bırakmayacağını merak etti ve aynı anda desteklemeye başladı. Son beş tur kala çorabı da çıkan Dudu,her şeye rağmen yarışı birinci bitirdi. Sağlık ekipleri de hemen müdahale ettiler.





Dünya Salon Şampiyonası şimdiden pek çok katkı sağladı.Geçte olsa çok güzel bir salonumuz ,Turkcell gibi büyük bir sponsorumuz oldu. Meraklı medya mensupları bizleri yalnız bırakmadı. Umarım bu tür destek ve dayanışmalar artarak devam eder ve sporun anası olarak kabul edilen atletizm, ülkemizde önemli bir yer edinmeye başlar; sahalar sporcularla ,tribünler seyircilerle dolar. Hep birlikte coşarız.Olamaz mı? Olabilir! 





NOT : Bu arada nasıl atladım bilmiyorum.Yarışmalar esnasında çalan müzikleri kim ayarladıysa onu tebrik ediyorum.Şarkılar çok güzeldi.Eline sağlık :) 




Blogger tarafından desteklenmektedir.